floranatolica
floranatolica
 
Ara Üye girişi DDbtn
-

Nergis Ülkesi Karaburun

Mutlu Tönbekici, 2015

İzmir / Türkiye

Karaburun, yolu dar ve kıvrım büküm diye sadece meraklısının gittiği bir yer. İlçe merkezi, yarımadanın en kuzeyinde, yamaçlara yayılan, yüzü Foça´ya dönük, konumu ve coğrafi yapısı nedeniyle bir Cote Azure olabilecekken bildiğimiz bir Türk kasabası olmuş bir yer. Eskiden, kendi halinde bir Rum kasabasıymış. Sonra Rum gönderilmiş, devlet gelmiş, adamı tokatlar gibi çirkin devlet ve belediye binalarını dikmiş. Aman fark etmeyen kalmasın diye de ilçenin girişine dikmiş ki daha 10 kilometre öteden görülebiliyor.
Fazla rüzgarlı ve yolu da fazla kıvrım büküm olduğu için siteler Mordoğan´dan öteye geçememiş. Güzelliği de buradan. Otoyoldan Karaburun tabelasından sağa döndükten bir sonra uçsuz bucaksız zeytin ağaçları ve kimsesiz minik koylar başlıyor. Yol üzerinde İnecik Köyü var. Bir sanatçının elinden çıkma çok güzel bir tabelası var. Köy 5-10 dakika yukarıda. Camisi 1500´lerden kalma. Muhtemelen Türkiye´nin en güzel manzaralı camisi. Bölge kuzey rüzgarına açık. O nedenle her zaman bölgenin ortalamasından daha serin bir yer. Kışın biraz sert bir ortam yaratıyorsa da yazın doğal bir klima yerine geçiyor. Ayrıca denizden geldiği için de bol miktarda iyot içerdiği iddia ediliyor. Elime hava ölçüm aleti alıp ölçmedim, zaten `buranın oksijeni bol, iyotu çok, şusu bol, busu az´ laflarını da her daim kuşkuyla karşılamışımdır. Ama Karaburun dolaylarında kaldığımda -ayıptır söylemesi ne kadar içmiş olursam olayım- her zaman dinç ve mutlu kalktım yataktan. Bir numarası var ama bilimsel bir şey diyemeyeceğim. Kasabaya girer girmez tabela sizi hemen oraya yönlendiriyor. Beş dakikalık bir sürüşten sonra minicik, dünya sevimlisi bir balıkçı limanına varılıyor. Limanın hemen gerisinde ona yakın balık lokantası mevcut. Hepsi yaz kış açık. Yazın ayrı kışın başka güzel oluyor. Hiç biri mükemmel değil ama aralarında yine en derli toplusu Number One. Demek istediğim mükellef bir yemekten ziyade rakı balık ve peynir yapmak istediğiniz zaman gidin, hiç birinden şikayetçi olmazsınız. Bu arada Karaburun içinde bir esnaf lokantası önereyim: `Tahsin Usta´nın yeri´. Biliyorum saçma bir tarif olacak ama kasabanın ortasında. Kime sorsanız gösterecektir. Karı koca işletiyorlar. Karısı pişiryor Tahsin Usta servis yapıyor. Samimi insanlar. 4 masalık küçücük bir lokanta. Mevsimine göre ev yemekleri çıkarıyorlar. Lezzetli ve temiz. Yeniliman tarafına iner ve tekrar tepeye çıkarsanız Bozköy gibi yarı terk edilmiş çok güzel Rum köyleri var. Kimilerine araç yolu yok. Yürümek gerekiyor. Ama yürümeden de köylerin güzelliğini anlamak mümkün. Nergis zamanı etraf dayanılmaz güzel oluyor. Karaburun Yarımadası´nın kuzeyi, Türkiye´nin hemen hemen bütün nergis çiçeklerinin geldiği yer. Bu çiçek, aralık ve ocak aylarında açıyor. Karaburun´un köylerinin en büyük hatta neredeyse tek geçim kaynağı. Normalde kendiliğinden biten bir çiçek. Ama Karaburun´da planlı bir şekilde yetiştiriciliği yapılıyor. Nergis soğanlı bir çiçek. 3-4 yılda bir soğanlar sökülüyor, hastalıklı olanlar ayıklanıyor ve yeniden ekiliyor. Ağustos ayından itibaren yağmurlama yöntemiyle sulanıyor. Buna `yaş nergis´ deniyor. Kasım sonunda açmaya başlıyor. Bir de `kuru nergis´ var. Bu doğada kendiliğinden çıkıyor. Yaş nergise göre geç açıyor. Yağmura göre zamanını kendi tayin ediyor. Ve tabii ki kokusu yetiştirme nergise göre kat be kat daha güzel oluyor. Turizm sezonunda olmadığı için insanlar nergisin açtığını göremiyor ve bu büyüleyici manzarayı kaçırıyor. Ama bana sorarsanız BÜYÜK hata. Bir kere denk geldim ve gözlerime inanamadım. Tepelerden denize doğru bir beyazlık akıyor ki hakikaten akıllara durgunluk verici. Nergis tarlalarını bulmak zor değil. Arabanınız camınızı açın, köy yollarına sapın, nergisin kokusu size yolu gösterectir. Ama başka doğa severlerle beraber yürüyüş yaparak bulmak istiyorsanız o zaman Patikatrek Doğa Sporları Eğitim Merkezi her yıl iki defa bir gezi yapyor, onlara katılabilirsiniz. Bunu profesyonelce yapan yer ise EbruliTurizm. Ark. Dr. Ahmet Uhri danışmanlığında geziler düzenliyorlar. Şansınıza da hava ılık ise (benim öyleydi) nergis çiçeklerinin dibine yatın ve gökyüzünü seyredin. Zira illa ki öbek öbek yoncalar da oluyor diplerinde, yatması, yuvarlanması çok keyifli oluyor. Yapacağınız şey şu: Yanınıza bir termos çay alın, basit bir sandviç yapınYonca öbeklerinin üzerinde, tam bir nergis çiçeğinin dibinde sırt üstü yatıp gelen geçen bulutlara bakmak. Burnunuza hafif hafif nergisin kokusu gelecek, kış olduğu için bulutlar beyaz olacak, dahası hızlıca akıyor olacak ve siz o bulutu file, bu bulutu ejderhaya, şu bulutu Zarife Teyzeye benzetirken dünyanın tüm tasasını derdini unutacaksınız. (Tecrübeyle sabit) Bu dediğimi ekili tarlada yapmayın tabii. Daha çok yabani nergislerin olduğu yerde yapın. Unutmayın: Karaburun köylüleri bütün bir yıl nergis mevsiminin gelmesini bekliyor ki üç beş kuruş para kazansınlar. Karaburun´da kalınacak yerler Lipsos Ata´nın Yeri: Karaburun Yeniliman mevkiinde, insana dünyanın ucundaymış hissi veren bir pansiyon. Zaten de öyle, ötesinde bir şey yok. Sahipleri Ata - Evren çifti ve minik kızları Kına. Deniz ürünlerinden nefis yemekler çıkartıyorlar. (Ama hakikaten nefis) Ata kendi balığa çıkıyor, isteyen katılabiliyor. Lüks, şatafat yok, onun yerine harikulade bir deniz, esaslı bir kütüphane ve samimiyet sunuyorlar.Yaz kış açık. Nergis Butik Otel:Turkuvaz renkli nefis bir koyun hemen üstünde çok hoş bir otel. Geniş ferah odaları var. Denize merdivenlerle iniliyor. Kışın kapalı. Yarımada´nın batısı: Enginar memleketi Ildırı Karaburun yarımadasının batı tarafı, doğu tarafına kıyasla daha sıcak, daha kuru ama kışları da bitabii daha yumuşak. En sevdiğim yerlerden biri Ildırı köyü. Kesinlikle ziyarete değer bir köy. Karaburun Yarımadasının en bozulmamış köyü. Enginarı ve balığı ile bilhassa deniz çipurası ve melina balığıyla meşhur. Etrafta güzel birkaç lokanta, ufak bir plaj, bol miktarda antik harabe ve henüz betona bulaşmamış taş evler var. Karşıda iri ufaklı bir sürü ada. Tekne ile ulaşım mümkün. Antik Erythrai şehrinin kalıntıları köyün hemen dışında. Ildırı´da kalınacak yer: Herakles Otel: Mütevazı, içten, derli toplu bir aile işletmesi. Denizin hemen dibinde. Rumlardan kendilerine kalan güzel evlerini aslına uygun bir şekilde yeniden yapmışlar. Köy yerinden beklenmeyecek kadar şık . Odaların manzarası deniz ve adacıklar. Kahvaltı yan damın üstünde, yine güzel manzaraya karşı. Sahibesi tatlı bir Ege kadını. Şarap tadım: Urla Şarapçılık: Karaburun yarımadası eskiden ciddi bir şarap üretim bölgesiymiş. Urla tarafında kurulan Uzbaş Çiftliği, yamaçlarında çok eski üzüm kütükleri bulunca şarapçılığı yeniden geliştiriyor, Urla Şarapçılık da böyle doğuyor. Can Ortabaş´ın kurduğu Urla Şarapçılık hem tanınmış soylu üzümlerden hem de Urla´ya has üzümlerden şarap yapıyor. Çok kısa sürede tanınan ve ödüller almaya başlayan Urla Şaraplarını o taraflara gitmişken muhakkak tatmalısınız. Son teknolojiyle doğa dostu ve `dolaşılabilen bir fabrika´ olarak inşa edilen tesiste, tadım odası, iki odalı küçük bir otel, lokanta ve bir şarap ve yemek okulu da bulunuyor. Gezi sırasında şarap üretimi ve bağlar hakkında hayli doyurucu bilgiler veriliyor.
1970 İsviçre doğumlu olan Mutlu Tönbekici Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Politik Bilimler bölümünü tamamladıktan sonra, gazeteciliğe başladı. ATV, Hürriyet ve Show TV´de muhabirlik yaptı, Ahmet Utlu ile belgesel yapımı, Sabah ve Vatan gazetelerinde köşe yazarlığı görevlerini aldı. 2007den bu yana ablası Müjde (Nişanyan) Tönbekici ile, 1997den bu yana çıkmakta olan, Türkiye´nin en sevilen seyahat rehberleri arasında olan Küçük Oteller Kitabı´nı yayımlamaktadır.